bugün

entry'ler (259)

bir oğlak burcu kadını olsa da yesek

izmir-buca'da yapılan çevirmeleri akla geldiğinde söylenen söz. burcu mu? ne burcusu la? burcu ne arar pazarda?

(bkz: oğlaktır o oğlak)

müverrihzade kethuda efendi

facebook grubu da kurulmuş bilge. verdiği cevapların yanı sıra tevazusuyla da dikkat çekiyor efenim.

mürteci

izmir'e gelip manita bulamayınca, şehre "amaan bu şehir de çok ruhsuz ya" diye bok atmış adam. kendisini kınıyorum. bi dahaki sefere manitaları da alıp gelicem, hemen başlar o zaman "oo hacı izmir gibisi mi var allaseen" demeye.

müverrihzade kethuda efendi

6000 yıldır yaşadığını iddia eden tarihçi. Merak edilen sorulara falan yanıt veriyor internette. Truvalılar Türk değilmiş mesela yıkıldım *
http://www.formspring.me/Muverrihzade

osmanlı nın yağmacı bir devlet olması

bizlere ayrıca, "üretimi olmayan" ve "osmanlı'nın tek gelirinin savaş ganimetleri olduğu" gibi inanılmaz bir cehalet birikimini de göstermiş olan olgu. sağolsun arkadaşlar yazmışlar. nereden duyuyorlarsa böyle şeyleri. "üretimi olmayan" osmanlı imparatorluğu'ndan sizler için geliyor:

(bkz: tımar sistemi)
(bkz: iltizam)
(bkz: saliyane)
(bkz: ticaret)
(bkz: iaşe)
(bkz: yok artık lebron james)

arkadaşlar, osmanlı'nün üretimi, özellikle klasik dönem baz alındığında "iaşe" ye dönüktür ve bununla sınırlıdır. yani "doyurup beslemenin" dışında ekstra bir üretim genelde yoktur ya da azdır. dolayısıyla pazar malları da sınırlıdır. savaş ganimetleri dediğiniz şey koca imparatorluk ekonomisinin yüzde beşini dahi oluşturmaz. neyden bahsediyorsunuz ki? nerelerden ediniyorsunuz bu bilgileri anlamadım? asya hun devleti ya da moğol imparatorluğu falan değil bu yağmayla doyursun kendini. 600 yıl savaş ganimetleriyle yaşamış bir imparatorluk öyle mi? hımmm evet evet bravo ya. binlerce kilometrelik kervan yolları, alınan gümrük vergileri, yüzbinlerce kilometrekarelik toprak, tımar sistemi, ürün ve raiyyet rüsmunun dışındaki mukaataa gelirleri, saliyaneli eyaletlerin gelirleri, tâbi devletlerin vergileri, çeşitli gayrimüslim rüsmu, pire, izmir, tire, istanbul, selanik, dobruca, sivastopol, iskenderiye gibi avrupa ve akdeniz dünyası'nın zamanındaki en önemli liman kentlerinin ticaret gelirleri, korsanlık faaliyetleri v.s... say say bitmez bunlar beyler. koskoca bir imparatorluğun iaşesinden bahsediyoruz. bir üretim tarzından, roma tipi bir imparatorluktan bahsediyoruz yahu. bozkır imparatorluğu mu bu?

efendim ayrıca bakın, sırf bu "üretim sistemi" üzerine sayfalarca malumat bulabilecğiniz iki ciltlik çok şahane bi eser var. eren'den çıktı, halil inalcık'ın editörlüğünü ve yazarlığını yaptığı "osmanlı imparatorluğu'nun ekonomik ve sosyal tarihi". orda ayrıntılı ayrıntılı anlatır bütün ekonomik ağı hem klasik dönem için hem sonrası için.

osmanlı nın yağmacı bir devlet olması

söz konusu "yağma" savaş sonrası "alanda" ya da fetih sonrası "şehirde" yapılansa, osmanlı'ya mahsusmuş gibi gösterilmesini anlayamadığımız durumdur bu. garip bir tanımlamadır. sanki osmanlı imparatorluğu'nun dört bir yanda at sürdüğü dönemdeki diğer devletlerin hepsi bu işi yapmıyordu gibi...

arkadaşlar, bir kere şu konuda anlaşalım. ortaçağ ve hatta yeniçağ'ın sonlarına kadar savaş sonrası "yağma" gayet normal, olağan ve savaşın kazanan tarafı için oldukça "meşru" bir uygulamadır. siz hiçbir askeri orda babanızın hayrına savaştıramazssınız. yağma denen şey, osmanlı'dan avrupa devletlerine, fars'tan arabistan çöllerine her yerde olmuştur. hangi dinden, topluluktan olursa olsun yağma, savaş sonrası için beklenen-olması gereken bir uygulamadır. fatih, istanbul'un fethinden sonra şehrin 3 gün yağmalanmasına müsaade etmiştir. bu orada savaşan askerin o dönem şartları açısından "hakkı" olarak algılanmaktadır yani. bu işin dini-dili yoktur. yani demem o ki, olayın acımasızlıkla, gaddarlıkla yok efendim barbarlıkla falan ilgisi yok.

istanbul a pikachu diyen kişi

dersim'e tunceli diyen ya da tunceli'ye dersim diyen kişiden farklıdır. çünkü bu iki isim de aynı yeri ifade eder. Aynı izmir-Smyrna gibi. Ya da Eskişehir-Sultanönü gibi. Olmadı Diyarbakır-Diyarbekir gibi.

istanbul'un da bir sürü ismi var. Byzantium, NovaRoma, Konstantinapolis, Konstantiniyye, Payitaht v.s... Peki insanlar buraya ne diyor, istanbul. Resmi olarak "istanbul" olduğundan değil, belleklerde öyle yer aldığından. Bir bölgenin, kentin, yörenin insan zihnindeki, tarih belleğindeki en belirgin adı neyse o söylenir, dillendirilir. Yani demem o ki şimdi izmir'in adını değiştirip başka bir şey koysalar herkes izmir'i kullanmaya devam eder. Ben şehrime ilgisi olmayan başka bir şey demem. Çünkü önemli olan bizim belleğimiz, yaşadığımız kentin kimliğini bizlerin, yani o kentin sakinlerinin nasıl tanımladığıdır.

tunceli ye dersim diyen kişi

"dersim" adının yalnızca pkklılarca ya da kürtlerce kullanıldığını sananların, "kürt faşisti" olmakla suçladığı kişi. zaten onlara göre sen dersim diyorsan pkk lısın. kürt bile mi değilsin, ayrılıkçı bile mi değilsin aslında. ne önemi var? dersim diyorsun sen kardeşim. "devlet ne derse-ne yaparsa doğrudur" mantığında olan gaflet uykusundaki arkadaşlara sesleniyorum, korkmayın dersim'e dersim demekle ülke bölünmez. aksine gönüllerde saygı uyandırırsınız, iade-i itibarınızdan dolayı.

aslında şahane bir algı örnegi vermiş arkadaşlardan birisi. hep beraber izliyoruz, adeta antikçağ ışığı:

"şimdi resmi olarak istanbul'un ismini değiştirip pikacu yapsınlar derim ben bu pikacu'yu. valla derim."

tunceli ye dersim diyen kişi

orjinal halini tercih eden kişidir. olayı "pekaka sempatizanlığı başka bi açıklaması yok" şeklinde değerlendiren arkadaşlara sormak lazım. yıllardır yaşadığınız kentin adını değiştirmeye kalksalar, "ooh şahane oldu. devletimiz bilir ne isim koyacağını" dersiniz zaten eminim. gerçi olayı böyle bi algıyla süzen bi insana hiçbir şey "sormamak" lazım aslında ya. şu her fırsatta atatürk'ten referans alan arkadaşlar da üşenmeyip bi nutuk'u açsınlar. dersim'e ne deniyomuş görürler orda.

10 ekim 2009 türkiye ermenistan anlaşması

ırkçı ve milliyetçi duyguların hezeyanına kapılmışlarca, içeriği-miçeriğinin hiç de önemli olmadığı, yalnızca karşı çıkılması gereken anlaşma. neden? çünkü ermenistan, çünkü ermeni. düşman yani. traji-komik olan şu, her iki tarafın milliyetçileri de başbakanlarını "hainlikle" suçluyorlar. aynı şimdilerde flamalarından düşürmedikleri hrant dink'i bir zamanlar "hainlikle" suçlayan ermeni diasporası ve türk milliyetçileri gibi. traji-komik öyle değil mi?

barışın ya da diplomasinin bedeli budur işte. başbakanın-akepe'nin hastası falan değilim. sorun bu da değil zaten. sorun; çözümün ve diyaloğun yanında mı olacağız, yoksa "ermeniiğğ düşmaağğn ihaneeğğt" diye salya saçarak böğürenleri mi pohpohlayacağız. işte sorun bu.

nazlı nın tek eğlencesinin kekstra olması

nazlı'ya mı acısak, kekstraya mı küfretsek bilemediğimiz durum. nazlı'nın ciddi bir psikiyatrik tedaviye ihtiyaç duyduğu ise kesindir.

yunanistan ın bize ait değerlere sahip çıkması

ege çanağında tam bin * yıldır birlikte yaşayan iki halkın ortak değerlerinin olup olamayacağı üzerine kafa dahi yoramayacak adamların anlayamadıkları durum.

"aha işte çalıyolar değerlerimizi. bizim bunlar onların değil" di mi arkadaşlar?

age of empires 2

henüz birer ergenken çeşitli efsanelerine maruz kaldığımız oyun. sırf bu efsaneler yüzünden persleri almayı yasaklardık birbirimize. halbuki filleri yerle yeksan etmek o kadar da zor değildi. hatta küçük çapta bir fil ordusu tertip eden bir oyuncu için felakete varacak bir hamleydi bu. zira filler yavaş olduklarından büyücüler tarafından daha menzilin yarısını bile geçemeden karşı saflara çevriliyorlardı. yani fil avantajı yok olduğu gibi dezavantaja dönüşüyordu. ha yok hacı ben illa öldüreceğim diyorsanız her fil için yaklaşık 7 kişilik bir spearman takımı yeterli oluyor.

o değil de hala oynuyorum ben age of kings'i. şansını denemek isteyen arkadaşlar mesaj atsınlar*

pelin batu ve murat bardakçı ile aynı evde kalmak

devamlı ayar yemek devamlı ayar yemek. evet tam olarak bu. murat bardakçı'nın "ulan o tabaklar öyle mi yıkanır?!" nidaları eşliğinde pelin'le birlikte küfürler mırıldanmak. zaten hemen samimileştim pelin falan. fırsat bulunduğunda murat abiyi bikaç günlüğüne erhan afyoncu'ya yollamak. Pelin batu'yla başbaşa kalmanın yollarını aramak falan.

cassio lincoln vurdumduymazlığı

sözleşmesi feshedilip ziktir edildiğinden, artık çok da fifidir.

yavuz sultan selim in kürt şiiri

osmanlıca dediğimiz osmanlı türkçesini, farsça ve arapçadan mürekkeb bir başka dil zannedenlerin, o dönemdeki türkçe konuşma diliyle, yazışma üslubunun farklılığını, hatta diyalektik farklılıkları bile "başka dillerin farklılıkları" zannedenlerin türkçe bilmediğini iddia ettiği* padişahın yazmadığı şiir. yavuz'a ait değildir ilgili şiir. bu adamın divanı var açın okuyun.

galatasaray

(bkz: kıytırık transfer)
(bkz: sanırım bize bir şey anlatmaya çalışıyor)

(bkz: elano blumer)
(bkz: leo franco)
(bkz: abdul kader keita)
(bkz: frank rijkaard)

işte böyle kıytırık transferleri olan takım. reykart kim lan? ha? kim ki lan bu? ne olmuş yani beş yıl barça'yı çalıştırıp iki la liga, bir şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşatmış diye? ha? iyi olsa barcelona bırakır mıydı? * *
elano da kimmiş? milan istiyomuş da bilmem ne de. milan takım değil ki. keita da adam olsa lyon'a değil real madrid'e giderdi di mi di mi?

baciyan i rum

aşıkpaşazade tarihinde geçen bir kadın birliği. aşıkpaşazade abimizin anlattığına göre yarı-militarize kadın güvenlik birimleri oluyor bu ablalarımız. amazonlardan yadigar.* yalnız başka hiçbir kaynakta geçmiyor. ne sonrasında ne öncesinde. tek bir yerde dahi yok. şimdi kalkıp neşri'de de var kardeşim aha işte demeyin. neşri birkaç orjinal bölüm haric aynen nakilde bulunur aşıkpaşazade'den zaten. yani muhtemelen bir aşıkpaşazade senaryosu ile daha karşı karşıya olabiliriz. ne de olsa kendisi ahilerin son uzantılarındandır, kuruluş dönemine yakınen tanıklık eden ataları arasından. kendisi çok mühim bir zat. dikkatli okunmalı. inalcık hoca ne diyor, ilim adamını diğerlerinden ayıran özellik dikkattir. *

elano ya seks tuzağı

büyütülmesine gerek olmayan bir olay.

aranızda kaç kişi masturbasyon yapmıyor ya da hiç porno film falan izlememiş. ya da müstehcen konuşan yarı çıplak bir kadından etkilenmeyeneniniz var mı aranızda?

tek fark, bunların kameraya yansımış olması. elano'ya seks tuzağıymış. lan bi kere ortada seks yok bu bir, ikincisi bi adamın görüntülerinin internette yayınlanması kime ne faide getiricek, bunun neresi tuzak?

edit: arkadaşlar elano'ya tuzağı hazırlayan kadını buldum. az evvel entrymi eksiledi. sanıyorum "ulan ben tuzağın kralını yaparım dümbük" demek istiyor. *

kürdistan

bir ülke ya da devlet değildir. bir bölge ismidir. en azından 16.yy'dan beri kullanılır. yani o ismin geçtiği benim bildiğim ilk kayıt o döneme ait. o da evliya çelebi seyahatnamesinden. yani böyle bir yer "var". -stan eki zaten farsçada çokça kullanılan bir "yer" eki. dolayısıyla kürt bölgesi yerine kürdistan demenin kimseye bir zararı yok.

"memalik-i azimdir, bir ucu canib-i şimalde diyar-ı erzurum'dan diyar-ı van'dan diyar-ı hakkari ve cizre ve imadiyye ve musul ve şehrezül ve harir ve ardalan ve bağdad ve derne ve derteng ve ta basra'ya varınca yetmiş konak yer kürdistân u sengistân add olunur kim ırak-ı arab ile âl-i osman mabetûlu gibi vâsi değildir. canib-i şarkisinde acem hududunda harir ve ardalan'dan hâk-i şam ve hak-i ırak-ı arab ki hak-i haleb'dir ol hak-i pakeyne varınca kürdistân'ın arzı yigirmi ve yigirmi beş konak ve ednası onbeş konak yerlerdir ammâ bu kadar ülkeler içre beş kere yüz bin tüfengendaz ümmet-i muhammed şafi'îyyül-mezheb vardır. ve cümle yedi yüz yetmiş altı parê kal'a add olunur kim cümle imardır." *

not: evet efenim, kötüleme sonrası anlıyoruz ki buraya endonezya diycez. *